Ana içeriğe atla

OSMANLI TÜRKÇESİNDE FARSÇA YAPILI İSİM VE SIFAT TAMLAMALARI



Merhaba arkadaşlar! Bugün sizlerle yepyeni bir konuya geçiş yapacağız. Osmanlı türkçesindeki Arapça ve Farsça yapılı tamlamaların nasıl olduğunu ve yapılarının nasıl kurulduğunu sizlere anlatmaya çalışacağız. Bunun için öncelikle Farsça yapılı tamlamalara bakacağız. Gelin beraber bu tamlamaların nasıl olduğunu görelim:


Osmanlı Türkçesinde Türkçe isim ve sıfat tamlamalarının yanı sıra Farsça ve Arapça isim ve sıfat tamlamaları da kullanılmış, hatta bunlardan bilhassa Farsça tamlamaların olmadığı bir metin oluşturulamaz olmuştur.

Türkçedeki isim ve sıfat tamlamalarının kuruluşu şöyledir:

  1. Bahçenin kapısı
  2. Bahçe kapısı
  3. yeşil bahçe
Bu ilk iki kelime grubu da isim tamlamasıdır. Burada asıl unsur kapı kelimesidir ve buna tamlanan denir. Bahçe kelimesi ise yardımcı unsurdur ve buna da tamlayan denir. 

Birinci tamlamada tamlayan unsuru +nın ilgi hâli ekini aldığı için belirtili isim tamlaması ismini alırken ikinci tamlamada ilgi hâli eki olmadığı için ve sadece iyelik eki olan +sı ekini aldığı için belirtisiz isim tamlaması ismini alır. 

Üçüncü tamlama ise sıfat tamlamasıdır. Asıl unsur bahçe kelimesidir ve yeşil bahçe kelimesinin sıfatıdır. Bu tamlamada iki unsur da ek almamıştır. Aynı zamanda sıfat olan unsur birden fazla kelimeden oluşabilir. Ancak bu durum onun niteliğini değiştirmez:

Arkadaşlarla okula giderken önünden geçtiğimiz bahçe

Bu tamlamaların hepsinde asli unsur sondadır. Türkçenin genel kuralı zaten budur. Çünkü Türkçede asli unsurlar sonda bulunur. Aynı yüklem gibi...

Bu türkçe tamlamaların yapısı Farsça tamlamalarda yerini değiştirir. Örneğin:

evin kapısı şeklindeki Türkçe tamlamada asli unsur kapı sonda yer alırken Farsça tamlamada bu unsur şu şekilde olur:

⇒"Ev" kelimesi Farsça "beyt" ile karşılanırken "kapı" kelimesi ise Farsça "bâb" kelimesi ile karşılanır. Asli unsur da başta yer alır. Yani Farsça tamlamalarda asli unsur sonda değil başta bulunur ve tamlama şu şekli alır:

"Bâb-ı beyt" olur. Böylece asli unsur olan "tamlanan" yani "kapı kelimesi" başa geçerken yardımcı unsur olan "tamlayan" yani "ev" kelimesi de sonda yerini alır.

Farsça tamlamalarda değinilmesi gereken bir diğer nokta da izafet kesresi'dir. Farsça isim ve sıfat tamlamalarında önce tamlanan sonra da tamlayan gelir ve bu iki unsur arasındaki ilişkiyi sağlayan dilbilgisel unsur ise izafet kesresi olur. İzafet kesresinin kurallarına bakacak olursak:

  1. Ünsüz ile biten kelimelerde yazımda izafet kesresi konmaz ancak okunurken izafet kesresi de okunur.
⇒ Örnek: Bâb-ı beyt tamlaması باب بيت şeklinde yazılır ve aradaki bağlantıyı sağlayan izafet kesresi konmaz ancak okunurken izafet kesreli okunur. 

      2. Kelime ünlü ile bitiyorsa işimiz kolaydır. Çünkü böyle durumlarda izafet kesresi "ye" "ي" ve "hemze" mutlaka gösterilir.
       a) Eğer kelime a ve e okutan "güzel he" ile bitiyorsa "güzel he" sesinin üzerine "hemze" konur:

⇒Örnekخانۀِ پدر tamlamasında "Hâne-i peder" derken ilk kelime olan "hane" kelimesinin sonu "e" okutan "güzel he" ile bittiği için bu güzel he harfinin üzerine "hemze" konmuştur.


       b) Eğer kelime i okutan "ye" "ي" ile bitiyorsa yine "ye" sesinin üzerine hemze konur.

⇒Örnekصبئ ذكي tamlamasında "Sabî-i zeki" derken ilk kelime olan "Sabî" kelimesinin sonu "i" okutan "ye" ile bittiği için bu "ye" harfinin üzerine "hemze" konur.

       c) Eğer kelime "a" ile okutan "elif" ve "u" ie okunan "vav" ile bitiyorsa sonuna "ye" konur ve "yı-yi" şeklinde okutur.

⇒Örnekمعناي شعر tamlamasında "m'anâ-yı şi'r" derken ilk kelime olan "m'anâ" kelimesinin sonu "elif" ile bittiği için sonuna "ye" konarak "yı" okutmuştur.

                              FARSÇA İSİM TAMLAMALARINA ÖRNEKLER:
  1. ديدهٴ کريان / dîde-i giryân “ağlayan göz”
  2. ليلهٴ قدر / leyle-i kadr “kadir gecesi”
  3. كشتئ نوح  / keştî-i Nûh “Nuh’un gemisi”
  4. مثنوئ مولانا / Mesnevî-i Mevlânâ “Mevlânâ’nın Mesnevi’si”
  5. علماى اسلاميه / ulemâ-yı İslâmiyye “İslâm âlimleri”
  6. شعراى عثمانيه / şu’arâ-yı Osmâniyye “Osmanlı şairleri”
  7. عصاى موسى / asâ-yı Mûsâ “Musa’nın asası”

FARSÇA SIFAT TAMLAMALARI

Farsça yapılı sıfat tamlamalarını isim tamlamalarından ayıran herhangi bir farklılık, bunları ayırt etmemizi sağlayacak herhangi bir morfolojik kural ya da ek bulunmamaktadır. Farsça yapılı bir tamlamayı sıfat tamlaması olarak ayırt etmemizi sağlayan tek unsur "tamlayıcının sıfat niteliğinde bir kelime" olmasıdır. Böylece tamlayan unsur sıfat görevindeyse biz de o tamlamaya sıfat tamlaması diyebiliriz.

Sıfat tamlamasında bulunması gereken bazı uyumlar ve kurallar vardır. Bu uyumlar:

      1.Tamlanan tekil ve eril ise sıfat da tekil ve eril olur:
دين مبينdîn-i mübîn(açıklanan din)
مؤمن كاملmü’min-i kâmil(olgun mümin)

      2.Tamlanan tekil ve dişil olursa sıfat ٥ ile dişil yapılır:

حكايهء غريبه / hikâye-i garibe(garip hikaye)

      3.Tamlanan Arapça çokluk eki +ât eki ile çokluk veya vezne bağlı çokluk (cem’-i mükesser) olursa sıfat ە ile dişil yapılır:

شعرا ى عثمانيه şu’arâ-yı Osmâniyye(osmanlı  şairleri)
ممالك اسلاميه / memâlik-i İslâmiyye(İslam memleketleri)

       4.Tamlanan çoğul olduğu durumda sıfat da çoğul olabilir:

وزرا ى فهام vüzerâ-yı fihâm(düşünen vezirler)
علما ى كرام ulemâ-yı kirâm(cömert alimler)

       5. Tamlanan +în ekiyle çokluk yapılmışsa sıfat da aynı eki alır:

مصنفين متأخرين musannifîn-i müteahhirîn(son devir tasnifçileri)
مورخين محققين / müverrihîn-i muhakkikîn(araştırıcı tarihçiler)

        6. Tamlanan tesniye (ikili) hâlinde ise sıfat da tesniye hâline getirilir:

حرمين محترمين Haremeyn-i muhteremeyn “İki muhterem Harem (Mekke ve Medine)
زاويتان متقابلتان / zâviyetân-ı mütekâbiletâkarşıt zıt açılar

      7. İlk unsur kökten çokluk ise yani cemi mükesser salim ise ikinci unsur da kökten çokluk olur. Bütün kökten çoğullar müennes olduğu için bu uyum hem çokluk hem de müenneslik uyumudur.

حكايات صالحات/ Hikâyât-ı sâlihât "Salih kişilerin hikayeleri"
روايات فاتحات/ Rivâyât- fâtihât "fetiçilerin rivayetçileri"


Evet arkadaşlar! Bugün sizlere Osmanlı Türkçesinde kullanılan Farsça isim ve sıfat tamlamalarının nasıl yapıldıklarını ve kurallarının neler olduğunu anlatmaya çalıştım. Faydasının olması dileklerimle Nazife Nur YILMAZ.


    

Bu blogdaki popüler yayınlar

OSMANLI TÜRKÇESİ

Türklerin Anadolu'ya 11. yüzyıldan itibaren yerleşmesinden sonra 13. yüzyılda Türkçe, Anadolu'da bir yazı dili olarak gelişmeye başladı. (Develi 2016: 11) Selçuklu Devleti içerisinde Arapça ve Farsça ağırlıklı bir dil kullanılmakta olup Farsça'nın devletin resmi dili olması sebebiyle Türkçe, fazla gelişme alanı bulamamıştır. Ancak Selçuklu Devletinin zayıflaması ile birlikte kullanılan bu resmi dil de parçalanıp gitmiştir. Osmanlı Devletinin kurulmasıyla birlikte artık Arapça ve Farsça ağırlıklı bir dil yerine Türkçe önem kazanmaya başlamış hatta üç kıtada konuşulan bir dil haline gelmiştir. Tabi ki bu durum bir anda olmamıştır. Öncelikle devletin içerisinde çeşitli gelişmeler olmuş, devlet sadece toprak fethetmekle kalmamış, gönülleri de fethetmeyi başarmış ve böylece oluşan sağlam güven çerçevesinde insanlar Türkçeyi daha çabuk benimseyip konuşabilmişlerdir. İlerleyen dönemlerde bir çok yerin fethedilmesi yani neredeyse üç kıtaya da hakim olunması sebebiyle kulla

OSMANLI TÜRKÇESİNDE KULLANILAN AY ADLARI

Merhaba arkadaşlar! bu dersimizde Osmanlı Türkçesi metinlerinde sıkça kullanılan ay adlarına bakacağız. Günümüzde kullandığımız ay isimlerinin nasıl kabul edildiğini ve hangi süreçlerden geçerek bu halini aldığını sizlere aktarmaya çalışacağım. Arkadaşlar! Osmanlı Türkçesinde kullanılan ay isimleri günümüzde kullandığımız ay isimlerinden tamamen farklıydı. Çünkü Osmanlı Türkçesinde Arapça olan ay isimleri kullanılmaktaydı. Hatta bazı zamanlarda ay isimlerinin ilk, orta ve son günleri için de ayrı kullanımlar kullanılmaktaydı. Daha sonralarında günümüz dünyasına yaklaştıkça Osmanlı Türkçesinde meydana gelen değişimler ve dönüşümler çerçevesinde kullanılan bu ay isimlerinde de farklılıklar ortaya çıkmış ve günümüzde kullandığımız ay isimlerinin oluşumu meydana gelmiştir. Şimdi sizlerle bu ay isimlerinin ilk kullanımlarına bakalım: Osmanlı Devletinin ilk zamanlarında kullandığı takvim aslında hicrî-kamerî denilen ay esaslı takvim olup müslümanların Mekke'den Medin