Ana içeriğe atla

Osmanlı Türkçesinde Tenvin ve Hemze




 Merhaba arkadaşlar! bugün sizlerle Osmanlı Türkçesinde kullanılan ancak Arapçaya ait olan "tenvin ve hemze" konularına değineceğiz. Biliyorsunuz ki Osmanlı Türkçesinde Arapça ve Farsça kavramlar ve kurallar çokça kullanılıyor. Özellikle Arapçadaki bazı şekiller ve onların anlamları yaygın bir şekilde Osmanlı Türkçesi içerisinde yer almaktadır. Bunun sebebi hem yazıda daha kolay olması hem de kullanımlarının sadece bir şekilde ifade edilebilmesi kolaylığından kaynaklanmaktadır. İşte bunların içerisinde en çok kullanılan işaretlerden ilki de Arapçaya ait bir işaret ve kural olan '
'tenvin'dir. Gelin isterseniz bu tenvin kuralına biraz da yakından bakalım:




Arapçada kullanılan tenvin Osmanlı Türkçesinde kullanılırken sadece şekillerle ifade edilir ve bu şekilde yazımda kolaylık sağlanır. Bu işaretlerden üstünlü tenvin kullanıldığı kelimeyi zarflaştırırken kesreli ya da ötreli tenvin kelimede zarflaştırma oluşturmaz. Kısa bir bilgiden sonra tenvinin imlasına dikkatli bir şekilde bakalım:



TENVİNİN İMLASI:
  1. Kelime ünsüz ile bitiyorsa sonuna elif eklenir ve bu elifin üzerine tenvin konur:





       2. Kelime yuvarlak te ile bitiyorsa bizde düz te veya güzel he olur. Ancak tenvin konulacaksa düz te ve güzel he aslına dönerek yuvarlak te haline gelir:

       3. Kelime elif-i maksure (sonu 'y' ile yazılan ancak 'elif' olarak okunan unsur) ile bitiyorsa hiçbir değişim olmadan tenvin konur:

İşte arkadaşlar Arapçaya özgü bir durum olan 'tenvin' unsurunun kuralları ve kullanım alanları bu kadardı. Şimdi de yine Arapçaya özgü bir işaret olan hemzeye bakalım:

Hemze, harekesi olmayan elife verilen isimdir. Osmanlı Türkçesinde özellikle kelime içinde elifi belirtmek için kullanılmasında büyük kolaylık sağlamaktadır. Bazı durumlarda da Osmanlı Türkçesinde kullanılmayıp yok sayılmaktadır. Ancak biz onu görmesek de derin yapıda varlığını her daim hissederiz. Özellikle Osmanlının son dönemlerine doğru yazımda kolaylık çalışması yapmak amacıyla her daim kullanılan hemze, bu noktada kullanılmamış ve yazımda kaldırılmıştır. Özelliklerine gelin bir de yakından bakalım:

1. Hemze Osmanlı Türkçesinde kullanılırken okunuşuna bağlı olarak kesmeli bir şekilde okunur:

Mü'ebbed ve Mü'ezzin gibi

2. Hemze eklendiği kelimenin uzunluğunu yok eder. Yani sonu uzun okunan bir kelimeye hemze eklendiği takdirde o kelime artık uzun okunmaz

Mü'ebbed gibi

3. Hemze kelime içinde konurken kendisinden önceki harf yuvarlak ünlülü okutuyorsa 'vav' üzerine hemze konur:

(mü'ebbed)مؤبد
(mü'ezzin)مؤزن
(mü'essere)مؤثره
4. Hemze başa konulacaksa genellikle elif harfinin üzerine konur. okutacağı harfe göre de elifin altında veya üzerinde yer alır. Eğer 'a veya e' okutacaksa elifin üzerinde 'i' harfini okutacaksa ise elif harfinin altında yer alır:

(eksik)أكسك
(incir)إنجر


İşte Osmanlı Türkçesinde tenvin ve hemzenin kullanımını sizlere aktarmaya çalıştık. Diğer derslerde Arapça ve Farsçada olan ve Osmanlı Türkçesinde kullanılan kurallardan anlatmaya devam edeceğiz. 

saygılarımla NAZİFE NUR YILMAZ




Bu blogdaki popüler yayınlar

OSMANLI TÜRKÇESİNDE FARSÇA YAPILI İSİM VE SIFAT TAMLAMALARI

Merhaba arkadaşlar! Bugün sizlerle yepyeni bir konuya geçiş yapacağız. Osmanlı türkçesindeki Arapça ve Farsça yapılı tamlamaların nasıl olduğunu ve yapılarının nasıl kurulduğunu sizlere anlatmaya çalışacağız. Bunun için öncelikle Farsça yapılı tamlamalara bakacağız. Gelin beraber bu tamlamaların nasıl olduğunu görelim: Osmanlı Türkçesinde Türkçe isim ve sıfat tamlamalarının yanı sıra Farsça ve Arapça isim ve sıfat tamlamaları da kullanılmış, hatta bunlardan bilhassa Farsça tamlamaların olmadığı bir metin oluşturulamaz olmuştur. Türkçedeki isim ve sıfat tamlamalarının kuruluşu şöyledir: Bahçenin kapısı Bahçe kapısı yeşil bahçe Bu ilk iki kelime grubu da isim tamlamasıdır. Burada asıl unsur kapı kelimesidir ve buna tamlanan denir. Bahçe kelimesi ise yardımcı unsurdur ve buna da tamlayan denir.  Birinci tamlamada tamlayan unsuru +nın ilgi hâli ekini aldığı için belirtili isim tamlaması ismini alırken ikinci tamlamada ilgi hâli eki olmadığı için ve sa...

OSMANLI TÜRKÇESİ

Türklerin Anadolu'ya 11. yüzyıldan itibaren yerleşmesinden sonra 13. yüzyılda Türkçe, Anadolu'da bir yazı dili olarak gelişmeye başladı. (Develi 2016: 11) Selçuklu Devleti içerisinde Arapça ve Farsça ağırlıklı bir dil kullanılmakta olup Farsça'nın devletin resmi dili olması sebebiyle Türkçe, fazla gelişme alanı bulamamıştır. Ancak Selçuklu Devletinin zayıflaması ile birlikte kullanılan bu resmi dil de parçalanıp gitmiştir. Osmanlı Devletinin kurulmasıyla birlikte artık Arapça ve Farsça ağırlıklı bir dil yerine Türkçe önem kazanmaya başlamış hatta üç kıtada konuşulan bir dil haline gelmiştir. Tabi ki bu durum bir anda olmamıştır. Öncelikle devletin içerisinde çeşitli gelişmeler olmuş, devlet sadece toprak fethetmekle kalmamış, gönülleri de fethetmeyi başarmış ve böylece oluşan sağlam güven çerçevesinde insanlar Türkçeyi daha çabuk benimseyip konuşabilmişlerdir. İlerleyen dönemlerde bir çok yerin fethedilmesi yani neredeyse üç kıtaya da hakim olunması sebebiyle kulla...